El Calafet oldukça küçük bir yer.Yazın başlamasıyla kasaba dolup taşıyor.Burayı bu kadar ünlü yapan Perito Morena buzulu ve El Chalten denilen yerde bulunan ünlü Fitz Roy dağı.Burası bir anlamda Arjantin'in trekking merkezi.Ülke o kadar geniş ve doğası o kadar değişken ki,tek bir yere trekking merkezi demek bile yanlış.Ülkede her gidilen yerde bir trekking alanı var.
El Calafet'e gece 11 civarı vardım.32 saatlik yol'u çektikten sonra insan kendini bir an önce yatağa atmak istiyor.Buraya geldiğimde rezervasyonum yoktu,şansa bıraktım biraz.Tahmin ettiğim gibi terminalde hosteline götürmek isteyen biri vardı.Bahtımıza kötü bir yer çıktı.Ertesi sabah ilk iş kendime bir hostel buldum.Şansıma daha yeni açılmış Nakel Hupi hosteli düştü.Buraya kadar anlatılanlar gördüğünüz gibi abur cubur şeyler,( her gezgin kendi hikayesini yazıyor işte...)Gelelim esas konumuza;Perito Morena buzuluna yaklaştığınızda Aman Allahım diyorsunuz,yaklaştıkça şaşkınlığınız artıyor.Yaşayan,nefes alan size bakan,size ses veren devasa bir organizma var karşınızda.Glacier denilen buzul kütlesiyle,seyretmek için yapılan teraslarda karşılaştığınızda diyecek söz bulamıyorsunuz.Doğa tüm ihtişamı ile karşınızda gözlerinizin içine bakıyor.Diyebilirim ki saatlerce kıpırdamadan bakabilirsiniz bu kütleye.İki gölü ayıran buzul kütlesinin tam önünde dururken sonu nerede diye hiç sormayın çünkü göz yetmiyor nerede bittiğini görmeye.Bu kütleyi bu kadar ünlü yapan başka bir şey de tam önünüzde büyük gürültüler çıkararak parçalanıp sulara gömülmesi.Global ısınmanın sonuçlarını kanıtlar gibi.Büyük parçalar bağıra bağıra sulara gömülüyor.Daha da ilginci buzulun tam bittiği yerde doğa yaşamaya devam ediyor. Buzulların etrafında bitki örtüsü göremezsiniz,kendisinden başkasının yaşamasına izin vermez dondurucu soğuk,acımasızdır.Bazı İnsanları da Antartika'ya çeken de bu zaten.Size Hoş geldin demez,sizi buyur etmez.Buyur etmedikçe de cazibesi artar. Moreno buzulu'nun başladığı yerde,ya da bittiği yerde yeşil bitki örtüsü inadına yaşamayı sürdürür.
El Calafet'e gece 11 civarı vardım.32 saatlik yol'u çektikten sonra insan kendini bir an önce yatağa atmak istiyor.Buraya geldiğimde rezervasyonum yoktu,şansa bıraktım biraz.Tahmin ettiğim gibi terminalde hosteline götürmek isteyen biri vardı.Bahtımıza kötü bir yer çıktı.Ertesi sabah ilk iş kendime bir hostel buldum.Şansıma daha yeni açılmış Nakel Hupi hosteli düştü.Buraya kadar anlatılanlar gördüğünüz gibi abur cubur şeyler,( her gezgin kendi hikayesini yazıyor işte...)Gelelim esas konumuza;Perito Morena buzuluna yaklaştığınızda Aman Allahım diyorsunuz,yaklaştıkça şaşkınlığınız artıyor.Yaşayan,nefes alan size bakan,size ses veren devasa bir organizma var karşınızda.Glacier denilen buzul kütlesiyle,seyretmek için yapılan teraslarda karşılaştığınızda diyecek söz bulamıyorsunuz.Doğa tüm ihtişamı ile karşınızda gözlerinizin içine bakıyor.Diyebilirim ki saatlerce kıpırdamadan bakabilirsiniz bu kütleye.İki gölü ayıran buzul kütlesinin tam önünde dururken sonu nerede diye hiç sormayın çünkü göz yetmiyor nerede bittiğini görmeye.Bu kütleyi bu kadar ünlü yapan başka bir şey de tam önünüzde büyük gürültüler çıkararak parçalanıp sulara gömülmesi.Global ısınmanın sonuçlarını kanıtlar gibi.Büyük parçalar bağıra bağıra sulara gömülüyor.Daha da ilginci buzulun tam bittiği yerde doğa yaşamaya devam ediyor. Buzulların etrafında bitki örtüsü göremezsiniz,kendisinden başkasının yaşamasına izin vermez dondurucu soğuk,acımasızdır.Bazı İnsanları da Antartika'ya çeken de bu zaten.Size Hoş geldin demez,sizi buyur etmez.Buyur etmedikçe de cazibesi artar. Moreno buzulu'nun başladığı yerde,ya da bittiği yerde yeşil bitki örtüsü inadına yaşamayı sürdürür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder