Nerede kalmıştık....
zaman dediğin nedir ki?göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor...yolculuk başlayalı neredeyse bir buçuk ay oluyor...ahh şu yolculuk bir başlasa da gitsek diyorduk,şimdi son hızla ilerliyor zaman ahh biraz daha zaman olsa da şurayı da burayı da görsek diyoruz...blog'u okuyan eee kardeşim caracas dan başka ne gördün der onca yazıdan sonra...ya da hani bu güney amerika turuydu,güney amerika'nın sadece kuzey turundan başka bir şey okumadık diyebilir...yolculuğun ikinci bölümü şimdi başlıyor...bu sefer kıtanın en güneyinden,ya da popüler ismi ile 'al fin del mundo' yani dünya'nın sonundan (tabii güney kıtası'nın) Ushuia 'dan ses veriyorum...
1 haftadır gezege'nin en güzel yerlerinden biri olan Buenos Aires deydik.Kimi kentlerin adında vardır bir sihir,anlatılması zor olan,o adı duyduğunuz da sizde birşeylerin kıpırdadığı,gerçeküstü,bir ilüzyon...Havana,Rio,bir bakıma New York,Venedik,hemen hemen tüm Ortadoğu şehirleri-çoğunda savaş hala sürse de- (neden sorusu'nun cevabı ise ''ışık doğudan yükseldiği'' için desem!!!) ...söylemeye gerek yok İstanbul tüm hoyratlığına rağmen ilk gelir...işte Buenos Aires de sadece ismi ile bile bir sihirdir.Kent sadece ismi ile değil kendisi ile de çok farklı.Hiç düşündünüz mü 19. ve 20.yüzyıl'daki o milliyetçilik akımları osmanlıyı tarumar etmese ve bugün yine de az da olsa özellikle İstiklal caddesi boyunca gördüğümüz neo-klasik,barok apartmanlar kentin şimdiki ruhsuz,insanı yoran ona saygı göstermeyen binalarının yerini alsaydı nasıl gözükürdü İstanbul.(istanbul'un çok boyutu var;tarihi yarım ada,hemen hemen hiç kalmayan türk evleri konu dışı) Bunun cevabı Buenos Aires olmalı.Burası bir bakıma İstanbul'un devamı gibi.İstanbul'da yarım bırakılmış şeyler burada tamamlanmış.Kent dünya savaşlarından kaçanların sığınağı olmuş.Osmanlı sona ererken,özellikle Ortadoğu dan ve Kuzey Afrika dan kaçanlar ''El Turko'' olarak tanımlanmış.Venezuella'nın en uzak noktasında bile 'El Turko'' lara rastlamak mümkün.Bu kadar uzaklarda geçmişinle ilgili bir şeylerle karşılaşmak nasıl bir duygu anlatması zor.Buraya uyan lafı Cemal Süreyya söylemiş ya; İnsan 30 sene Marmara'ya bakarak çıkaramayacağı gerçeği(artık o neyse) Okyanus'a 5 dakika bakmakla çıkarırmış. İnsan bu kadar uzaklarda daha iyi anlıyor ne kadar derin bir kültürün çocukları olduğunu.
İstanbul'u en iyi anlatan sözcüklerden biri de melankolik olduğudur.Buenos Aires de öyle her şeyiyle melankolik.İstanbul yara bere doludur,geçmişin ihtişamı bugünün ihaneti üzerinde parlar.Buenos Aires de yara bere içinde. Geçmişin her biri sanat eseri olan binaları artık pek onarılmıyor veya onarılamıyor.En önemli faklardan biri insanlar çok mutlu gözüküyorlar burada. Eğlenmeyi çok iyi biliyorlar. Tango diyebilirim ki hiç çıkmıyor hayatlarından.
zaman dediğin nedir ki?göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor...yolculuk başlayalı neredeyse bir buçuk ay oluyor...ahh şu yolculuk bir başlasa da gitsek diyorduk,şimdi son hızla ilerliyor zaman ahh biraz daha zaman olsa da şurayı da burayı da görsek diyoruz...blog'u okuyan eee kardeşim caracas dan başka ne gördün der onca yazıdan sonra...ya da hani bu güney amerika turuydu,güney amerika'nın sadece kuzey turundan başka bir şey okumadık diyebilir...yolculuğun ikinci bölümü şimdi başlıyor...bu sefer kıtanın en güneyinden,ya da popüler ismi ile 'al fin del mundo' yani dünya'nın sonundan (tabii güney kıtası'nın) Ushuia 'dan ses veriyorum...
1 haftadır gezege'nin en güzel yerlerinden biri olan Buenos Aires deydik.Kimi kentlerin adında vardır bir sihir,anlatılması zor olan,o adı duyduğunuz da sizde birşeylerin kıpırdadığı,gerçeküstü,bir ilüzyon...Havana,Rio,bir bakıma New York,Venedik,hemen hemen tüm Ortadoğu şehirleri-çoğunda savaş hala sürse de- (neden sorusu'nun cevabı ise ''ışık doğudan yükseldiği'' için desem!!!) ...söylemeye gerek yok İstanbul tüm hoyratlığına rağmen ilk gelir...işte Buenos Aires de sadece ismi ile bile bir sihirdir.Kent sadece ismi ile değil kendisi ile de çok farklı.Hiç düşündünüz mü 19. ve 20.yüzyıl'daki o milliyetçilik akımları osmanlıyı tarumar etmese ve bugün yine de az da olsa özellikle İstiklal caddesi boyunca gördüğümüz neo-klasik,barok apartmanlar kentin şimdiki ruhsuz,insanı yoran ona saygı göstermeyen binalarının yerini alsaydı nasıl gözükürdü İstanbul.(istanbul'un çok boyutu var;tarihi yarım ada,hemen hemen hiç kalmayan türk evleri konu dışı) Bunun cevabı Buenos Aires olmalı.Burası bir bakıma İstanbul'un devamı gibi.İstanbul'da yarım bırakılmış şeyler burada tamamlanmış.Kent dünya savaşlarından kaçanların sığınağı olmuş.Osmanlı sona ererken,özellikle Ortadoğu dan ve Kuzey Afrika dan kaçanlar ''El Turko'' olarak tanımlanmış.Venezuella'nın en uzak noktasında bile 'El Turko'' lara rastlamak mümkün.Bu kadar uzaklarda geçmişinle ilgili bir şeylerle karşılaşmak nasıl bir duygu anlatması zor.Buraya uyan lafı Cemal Süreyya söylemiş ya; İnsan 30 sene Marmara'ya bakarak çıkaramayacağı gerçeği(artık o neyse) Okyanus'a 5 dakika bakmakla çıkarırmış. İnsan bu kadar uzaklarda daha iyi anlıyor ne kadar derin bir kültürün çocukları olduğunu.
İstanbul'u en iyi anlatan sözcüklerden biri de melankolik olduğudur.Buenos Aires de öyle her şeyiyle melankolik.İstanbul yara bere doludur,geçmişin ihtişamı bugünün ihaneti üzerinde parlar.Buenos Aires de yara bere içinde. Geçmişin her biri sanat eseri olan binaları artık pek onarılmıyor veya onarılamıyor.En önemli faklardan biri insanlar çok mutlu gözüküyorlar burada. Eğlenmeyi çok iyi biliyorlar. Tango diyebilirim ki hiç çıkmıyor hayatlarından.