23 Şubat 2009 Pazartesi

Mendoza'nın en çok Şili'ye girişini sevdim...

Mendoza her Arjantin yerleşimi gibi yeme,içme,gezme,eğlenme ve siestaya adamış kendini.İndependencia parkının hemen yanındaki hostel kaldığım en saçma hostellerden biriydi;ufacık odada 3 katlı ranza sistemi. En üstteki ranzada yatan sabah kalktığında tekrar yatması bir olur unutursa tavanın kafasının hemen üstünde olduğunu .Hep güzel şeylerden bahsetmek olmuyor,hoş güzel yapmak da sizin elinizde yaa...yolumuz sıkıntı ve yokluk olmaksızın yol olmaz ki. Zaten bu sıkıntı ve yokluktur ve hadi bir de bilinmezliği ekleyelim,çoğumuzu engelleyen böyle bir sofradan.Sofraların en güzeli.Yiyecekleri yavan ve tatsız da olabilir hani ama başlı başına bir şölendir o sofrada oturabilmek.Sıkıntı ve yokluğa gelince;bunlarla da olmuyor bunlarsız da olmuyor.Ama bir o kadar da ilginçdir ;sıkıntı ve coşku,yokluk ve varlık,bilinmezlik ve bilinirlik o kadar çabuk değişir,yerlerini birbirlerine bırakırlar ki,anlamazsınız hangisi hangisi olmuş bu yolculukta. Bak şu yolun yaptığına bana ve okuyana,Mendoza'yı anlatacakken güzel güzel sıkıntıya soktu sizi;gene saçmalamaya başladı bu çocuk diye.Ben de ise Şu Mendoza'dan Şili'ye geçişimi nasıl anlatsam sıkıntısı iki cümle sonra coşku duymama neden oldu....ne kadar kolaydır sıkıntıdan kurtulmak yolculukta,ahh bir bilseniz...

20 Şubat 2009 Cuma

insan...

Herkes kendini bir şeylere savuruyor,atıyor..dağlara,tepelere,göllere...

çok olmuştur en sona kaldığım hostellerde tek başıma..olmuştur benim de kendiğimi attığım dağlar,tepeler,göller,nehirler ama hiç olmamaştır bir an bile vazgeçtiğim insandan...

anlamak ve anlaşılmak..

Arjantin'de nereye gitseniz laf lafı açıyor..Mendoza da Plaza Independencia meydanına yakın bir yerde yemek yedikten sonra biraz dolaşayım dedim.Pasajlardan birine girdim.Kameraya askılık almak için bir dükkan buldum.Artık birisi de kötü davransın,laf lafı açmasın,işimi bitirip çıkayım modundayım;fakat ne mümkün.Yarım saat boyunca adam anlattı ben dinledim,çok azını anladım dediklerinin. Düşünün sanki adamın karşısında 40 yıllık Mendozalı var,adam anlattıkça anlatıyor.Bir ara adam anlamadığımı biliyor ama yine de anlatmak istiyor gibi geldi. O yarım saat içinde ne ben ne de adam umursadı anlamayı ve anlaşılmayı o konuştu ben dinledim. Sonuçta her yerde insan maalesef insan değil.


14 Şubat 2009 Cumartesi

Arjantinli-Türk

Arjantin'de insanlar mutlular en azından öyle gözüküyorlar.Otobüs şoförü her binene iyi günler diyor içten bir şekilde.Bu kadar kibarlığa alışık değilsiniz ya rahatsız bile edebilir sizi.Zaman geldi, yaa biri de kötü davransın da ayağım yere bassın,kendime geleyim bile dedim.Çok ama çok hırpalanmışız,hırpalanayoruz maalesef yurdumuzda....
.... Acaba onca tarih onca kültür,onca katman ağır mı geliyor bize, kaldıramıyor muyuz tüm bu ihtişamı...?..niye insanlarımız dünyayı birbirlerine zehir ediyorlar?..hemen hemen hiçbir tarihleri yok,neredeyse tüm bayrakları yırtık özellikle patagonya'da- İngiltere'ye karşı Falkland 'da alınmış büyük bir yara ve onur kaybı var; bir Hititleri,bir Troyaları yok..ama nasıl oluyor da insanlar hadi canım sen de bu kadar da olmaz diyecek kadar saygılı...?.ne yaptım ettim gene bağladım yurda işte.......Yolculuk yurda bağlanmıyorsa yolculuk değildir....

11 Şubat 2009 Çarşamba

Ruta 40-Alınamamış Yola Övgü...

Buralara gelecekler varsa günün birinde;Ruta 40 ismini yazsınlar akılları'nın bir kenarına;neredeyse Patagonya'nın kendisi kadar ünlü bir yol.Bilmiyordum gelmeden önce böyle bir yol oduğunu,bilmiyordum buraların bu kadar birbirlerinden uzak olduğunu ve yine bilmiyordum Patagonya'da yolların her diğer yolda olmadığı gibi bir yerlere götürmediğini sizi.Evet buradaki yol bir yerlere götürmüyor,hep yoldaymış gibi hissediyorsunuz.Hep yolda olmak,hep yolda kalmak...Ruta 3 alındı Ruta 40 yerine,aradaki 37 fark yazdırıyor bunları bana.Alınamamış olduğu için de hep hatırlanacak övgü ve gıpta ile...

El Calafet


El Calafet oldukça küçük bir yer.Yazın başlamasıyla kasaba dolup taşıyor.Burayı bu kadar ünlü yapan Perito Morena buzulu ve El Chalten denilen yerde bulunan ünlü Fitz Roy dağı.Burası bir anlamda Arjantin'in trekking merkezi.Ülke o kadar geniş ve doğası o kadar değişken ki,tek bir yere trekking merkezi demek bile yanlış.Ülkede her gidilen yerde bir trekking alanı var.
El Calafet'e gece 11 civarı vardım.32 saatlik yol'u çektikten sonra insan kendini bir an önce yatağa atmak istiyor.Buraya geldiğimde rezervasyonum yoktu,şansa bıraktım biraz.Tahmin ettiğim gibi terminalde hosteline götürmek isteyen biri vardı.Bahtımıza kötü bir yer çıktı.Ertesi sabah ilk iş kendime bir hostel buldum.Şansıma daha yeni açılmış Nakel Hupi hosteli düştü.Buraya kadar anlatılanlar gördüğünüz gibi abur cubur şeyler,( her gezgin kendi hikayesini yazıyor işte...)Gelelim esas konumuza;Perito Morena buzuluna yaklaştığınızda Aman Allahım diyorsunuz,yaklaştıkça şaşkınlığınız artıyor.Yaşayan,nefes alan size bakan,size ses veren devasa bir organizma var karşınızda.Glacier denilen buzul kütlesiyle,seyretmek için yapılan teraslarda karşılaştığınızda diyecek söz bulamıyorsunuz.Doğa tüm ihtişamı ile karşınızda gözlerinizin içine bakıyor.Diyebilirim ki saatlerce kıpırdamadan bakabilirsiniz bu kütleye.İki gölü ayıran buzul kütlesinin tam önünde dururken sonu nerede diye hiç sormayın çünkü göz yetmiyor nerede bittiğini görmeye.Bu kütleyi bu kadar ünlü yapan başka bir şey de tam önünüzde büyük gürültüler çıkararak parçalanıp sulara gömülmesi.Global ısınmanın sonuçlarını kanıtlar gibi.Büyük parçalar bağıra bağıra sulara gömülüyor.Daha da ilginci buzulun tam bittiği yerde doğa yaşamaya devam ediyor. Buzulların etrafında bitki örtüsü göremezsiniz,kendisinden başkasının yaşamasına izin vermez dondurucu soğuk,acımasızdır.Bazı İnsanları da Antartika'ya çeken de bu zaten.Size Hoş geldin demez,sizi buyur etmez.Buyur etmedikçe de cazibesi artar. Moreno buzulu'nun başladığı yerde,ya da bittiği yerde yeşil bitki örtüsü inadına yaşamayı sürdürür.

Patagonya'da yollar hiç bitmiyor...

Aynı türkü'de olduğu gibi''gidiyorum gündüz gece'' ne yol bitiyor ne de manzara değişiyor.Saatlerce değil onlarca saat manzara değişmiyor Patagonya'da. Patagonyayı Patagonya yapan tam da bu zaten. Uçsuz bucaksızlık,hiç bir şeye varamama,hep isteriz ya kısa zamanda bir yerlere varalım,fazla uğraşmayalım,nereye gittiğimizi ne kadar da varacağımızı bilelim,ayaklarımız yere bassın,emin ve güvende olalım bilerek ya da bildiğimizi sanarak.Buraları gezerken insan biraz anlıyor'' ne kadar bildiğini sandığını''. ..
İnsan tek bir resmin,tek bir ismin arkasında rahatlıkla yıllarını tüketebilir. Tek bir resim,tek bir resim bir çok şeyden vazgeçirebilir sizi.Buralarda o kadar çok resim ve o kadar çok isim var ki arkasından gidilecek. Daha önce bahsettiğim şiirsel isimler listesine rahatlıkla girebilir Patagonya ;Ne kadar çok bilinmezlik,ne kadar çok resim var içinde....
Hem saatlerce değişmeyecek manzara hem de o kadar çok resim olacak içinde nasıl??!..ne bileyim işte,Bariloche'deki Nahuel Huapi gölüne bakarken bunlar geldi ben de yazdım...

3 Şubat 2009 Salı

Patagonya'da ''Mucize''

Kader takibe devam ediyor!!!
Bizim kullandığımız anlamı ile Patagonya hayali , gerçeküstü yerdir. ''Burası Patagonya mı kardeşim''!! nidasını duymuşuzdur. Evet Patagonya diye bir yer var; Arjantin ve Şili'nin kabaca güneyini kaplayan ve bir anlamda bizim lügatımızı doğrular nitelikte gerçeküstü bir bölge. Nasıl mı?. Bunu anlatmadan önce başlıktaki mucize ve kader'e geri dönelim.
Şair demiş ya, nereye gidersen git yaşadığın şehir seni takip eder diye. Sadece şehir değil,bir çok şey takipte...; El Calafete'denilen yerde ikinci gün saçlarımı kestirmek için bir berbere girdim.15 dakika bekledikten sonra dükkanda çalışan orta yaşlı iki kadından biri saçımı kesmeye başladı.o sırada çalmaya başlayan müzik tanıdık geldi. Ama yok dedim daha neler;''Burası Patagonya'mı Kardeşim''?
Biraz dikkatli dinlediğimde ağır arabesk tarzındaki ''Belalıyım Ben'' sözlerini rahatlıkla duyabildim.
Düşünün halimi artık.Berber bayan'ın oğlunun hoşuna gidiyormuş dünya müzikleri ve o doldurmuş. İlginç olan Türkçe müziğin devamı gelmedi başka çeşit müziklere geçti. ''Belalıyım ben''
tam o anda ve o tam o yerde çaldı. Ben de o çaldığında tam o yerde ve tam o an daydım.....Susuz suyu ararken su da onu arar. Rumi....
Bütün bunların bir ''Mucize'' olduğunu düşünürken. Tezgahtaki jöle ve saç sprey markası ne olsa beğenirsiniz..; ''Mucize''....Arjantin yapımı ama ismi mucize....evet atılır da bu kadar atılmaz be kardeşim,Türk filmlerini geçtin diyenlere de fotoğrafını geçiyorum...
Şarkıyı söyleyen galiba Müslüm Baba idi...